Bu yazımızda, Su hakkında bilinmeyenler nelerdir? Su canlı mıdır? Kaliteli su nasıl olur? Su molekülleri dış etkenlerden nasıl etkilenir? Su ne zaman tüketilmeli? sorularını cevaplayalım.
Su, hidrojen ve oksijen elementlerinden oluşan ve gaz, sıvı, katı halde bulunan bir maddedir. Tatsız ve kokusuzdur. Peki tatsız ve kokusuz bir maddeyi tüm canlılara bu kadar önemli kılan nedir? Su yalnızca bir madde midir yoksa su canlı mıdır? Su sadece maddeyse düşüncelerimizin, duygularımızın ve sözlerimizin su üzerindeki etkisi neden su moleküllerini değiştirmektedir? Nedir bu su hakkında bilinmeyenler? Bilimsel araştırmalarla tüm bu soruları cevaplayalım.
Dünyanın 4’te 3’ü sularla kaplıdır ve vücudumuzun %70’i kadar sudan oluşmaktadır. Suyu, bu kadar büyük bir oranda gezegenimizde ve vücudumuzda taşıdığımız için hayati önem taşımaktadır. Dünya’nın dengesi ve vücudumuzun sağlığı için çok önemlidir. Fakat bu kadar önemliyken, su hakkında bilinmeyenler veya az bilinen gerçekler vardır.
Su Canlı mıdır?
Su, biyolojiye göre cansız bir madde olarak tanımlanmaktadır. Fakat Dr. Masaru Emoto’nun yaptığı araştırmalarla birlikte suyun dış etkenlerden( davranışlardan, sözlerden) etkilendiği kanıtlanmıştır.
Kaliteli Su Nasıl Olur?
Su molekülleri enerji bağıyla birbirlerine bağlıdır ve bu bağlar dışarıdan gelen olumlu veya olumsuz etkilere açıktır. Akarsulardan gelen sular; güneş enerjisi, bitki, hayvan, sesler ve taşların yaydığı düşük elektromanyetik alanlardan enerji toplarlar. Üstelik kayalardan ve topraktan çeşitli mineraller de toplarlar. Bu sayede bu sular canlıdır, hafiftir ve kalitelidir. Fakat bu enerjilerden ve minerallerden mahrum kalmış bir su ağırdır. Durağan göl suları, kuyu suyu, depolarda muhafaza edilen sular ağırdır. Vücudumuz ağır suları hafifletmekte zorlanır ve bu sebeple yıpranır.
Günümüzde herkes için hafif, canlı ve mineral dolu suya ulaşmak pek mümkün değildir. Bu durumda yapılması gereken, kendi imkanlarımızı ve Dr. Masaru Emoto’nun bilimsel araştırmasını devreye sokmaktır.
Bir yöntem, içtiğimiz suyun kalitesini arttırmak için içerisine doğranmış meyve ve sebzeler atmaktır. Böylece, meyve ve sebzelerin içerisinde bulunan vitamin ve minerallerin bir kısmı suya geçecektir. Bu şekilde suyun besin değerini arttırmış oluruz. Örneğin günlük içtiğiniz sularınızın içerisine limon, salatalık, zencefil, çilek, nane, çubuk tarçın vs. atabilirsiniz. (istediğiniz veya evde bulunan herhangi meyveler, sebzeler)
Diğer bir yöntem ise içtiğimiz suya hareket kazandırmak(mümkünse bardaktan bardağa boşaltarak) ve suya güzel, kutsal kelimeler kullanmaktır. Dr. Emoto, su hakkında bu şaşırtıcı gerçeği yaptığı deneylerle kanıtlamıştır. Bu deneyi aşağıda detaylarıyla açıklayalım.
Su Molekülleri Dış Etkilerden Nasıl Etkilenir?
Dr. Emoto, alternatif tıp doktorudur ve su kristallerinin dış etkenlerden nasıl etkilendiğini göstermek için zorlu çalışmalar yapmıştır. Çok soğuk bir odanın içinde, topladığı farklı su örneklerini dondurarak fotoğraflarını çekmeyi başarmıştır. Bu fotoğraflara istinaden, temiz akarsulardan gelen suda güzel kristaller oluşurken, musluk suyunun kristal oluşturamadığını görmüştür.
Asıl ilginç olanı ise, suyun kendisine sevgi dolu sözcükler söylendiğinde veya üzerinde “sevgi”, “şükür” gibi kelimeler yazılı olan şişelerde bulunduğunda, sular güzel ve parlak kristaller oluştururken, negatif söylemlere, düşüncelere maruz bırakılan su koyu renkli ve kapkaranlık delik görüntüsü vermiştir. Suyun farklı müziklere ve resimlere verdiği tepkiler de farklılık göstermiştir.
Bu araştırma sonucunda Emoto, vücudumuzun %70’ini oluşturan suyu, bizim düşüncelerimizle, sözlerimizle nasıl etkileyebileceğimizi göstermiştir. Pozitif kalabilmenin ve güzel kelimeler kullanmanın aslında kendi sağlığımızda ne denli önemli olduğunun farkına vardırmıştır. Düşüncelerimizin, sözlerimizin ve davranışlarımızın çevre üzerinde de nasıl etkili olduğunu göstermiştir.
Amerikan holistik tıp derneği başkanı Dr. Norman Shealy, Emoto’nun bu çalışması için şu cümleleri kullanmıştır: “Düşünce ve güzelliğin etkisi, bundan evvel, bu kadar iyi bir şekilde hiç anlatılmamıştı.”
Su Ne Zaman Tüketilmeli?
İçtiğimiz suyun kalitesi kadar, suyu ne zaman tükettiğimiz de çok önemlidir. Yorgun ve terliyken, banyodan sonra, yemek sırasında, yemek veya meyveden hemen sonra, uyanır uyanmaz ve ayakta su içmek iyi değildir, hastalıklara yol açar.
Yorgunken, terliyken yani hararetli iken su içilmesi doğru değildir çünkü terleme sırasında damarda genişlemeler meydana gelir ve bu genişlemeler de kalp yetmezliği olan hastalarda, hayati organlara giden kan miktarında azalışa sebep olur. Hararetliyken su içmek; akciğer, sindirim sistemi, böbrek, menenjit hastalığına sebep olabilir.
Banyodan sonra su içilmesi doğru değildir çünkü bu, organların yaşlanmasına sebep olabilir.
Yemek sırasında su içilmesi doğru değildir. Prof. Dr. Osman Müftüoğlu bir yazısında yemek yerken su içmenin, midenin gıdaları sindirme süreçlerini bozabileceğini açıklamıştır.
Ayakta su içmek doğru değildir. İnsan midesinin ayaktayken ve otururken pozisyonları farklıdır. Ayakta içilen su direk on iki parmak bağırsağına geçer. Fakat otururken içilen su önce midede birikir, mikropları ölür ve sonra on iki parmak bağırsağına geçer.
Suyu tüketmenin doğru zamanları; uyandıktan 10-15 dakika sonra, yemeklerden en az 30 dakika önce ve yemeklerden en az 1 saat sonradır.
Kaynaklar
- https://www.britannica.com/science/water
- https://www.dergibursa.com.tr/sudan-sebep/
- https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/902956
- https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/osman-muftuoglu/su-icmenin-de-puf-noktalari-var-41327439
- https://www.zaferdergisi.com/makale/13923-ayakta-su-icmenin-bilimsel-gercegi.html
- Gerçek Tıp-Aidin Salih